Mekke’ye mümkünse gündüz girmek daha uygundur. Beytullah’ın bulunduğu bu belde Resulullah’ın en çok sevdiği yerlerden biriydi. Ne yazık ki bu beldenin halkı Peygamberimize ve onun sevgili ashabına çok işkenceler yapmış, en yakın akrabaları onlara zulmetmekte bir beis görmemişti. Nihayet, Cenab-ı Hak, Mekke’nin bir barış beldesi haline gelmesini nasib etti ve Mekke, ‘Harem’ ilan edildi. Harem’in sınırları, Cebrail tarafından Hazreti peygambere gösterilmiştir. Bu sınırların içine Müslüman olmayanlar giremezler. Mekke haramına ait ihram yasağı hükümleri bu sınırlar için de geçerlidir. Mekke’ye yaklaşıldığında, Mekke evleri görününce telbiyeden sonra şu dua okunur:
Ey Allahım! Burayı benim için mekan kıl ve bana orada helal rızık nasip eyle. Bu Harem, senin haremindir. Bu belde, senin beldendir. Güvenlik ise sadece senden gelen güvenliktir. Kul, senin kulundur. Ben uzak ülkelerden sana geldim. Çok günahla ve kötü amellerle geldim. Senin azabından korkup sana sığınanın haliyle senden istiyorum. Beni afvınla karşıla ve beni cenneti naimine kabul buyur.
Herhangi bir isteğe ulaşmak için, her şeyin yaratıcısı ve sahibi olan Yüce Allah’a yalvarmaktır. Duaların en faziletlisi Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından bizzat okunan dualardır. Bizim izlediğimiz yol, herkesin üzerinde ittifak ettiği dualardır. Ayrıca, duaların Arapça okunuşları verilmemiştir. Bunun iki sebebi vardır.
1. Sebep: Duanın her dille yapılabilmesidir. Kişi, hangi dille Cenab-ı Hakk’a yalvarmak istiyor veya hangi dili kolay buluyorsa, o dille yapacağı dua da makbuldur.
2. Sebep: Arapça bilmeyenlerin, Latin harfleri ile yazılmış Arapça metinleri okumaları kolay değildir ve bazen yanlışlara sebebiyet vermektedir. Tavaf ve Sa’y’da, kişi Cenab-ı Hakk’a nasıl yalvarmak istiyorsa öyle yalvarabilir.
Bazı duaların Türkçesini verirken, kelimesi kelimesine tercüme yerine, ifade edilmek istenen anlamları verilmiştir.