Tavaf’a Niyet

Ey Allahım, ben, senin Beyt-i Haram’ını tavaf etmek istiyorum. Onu bana kolaylaştır ve onu benden kabul buyur. Allah-u Teala için, yedi Şavt üzerinden Hac tavafı yapacağım.

(Eğer Umre tavafı ise, ki Temmettu Hacc’ı yapmak isteyenlerin ilk önce yapacakları niyet Umre niyetidir. O zaman Hac yerine Umre diye niyet edilecektir.)

Tavaf’a Niyet Bu niyetten sonra Hacer-ül Esved istilam edilir. Yani, selamlanır. Hacer-ül Esved’in selamlanması el sürülerek olur. Kalabalık dolayısıyla Hacer-ül Esved’in uzaktan selamlanması el sürülerek selamlama hükmündedir. Genellikle de uzaktan selamlanır. Kabe, sol tarafta kalacak şekilde tavafa başlanır. Hacer-ül Esved, şeklinde selamlanır ve tavafa başlanır. Eğer tavaftan sonra sa’y yapılacaksa erkekler, tavafın bütününde ızdıba; ilk üç şavtında Remel yaparlar.

İztiba ve Remel İztiba: Erkeklerin, ihramlarını sağ omuzun açık kalacak sekilde sarılıp giyilmesidir. Remel de gururlanır gibi, dik, güçlü, ama, sert ve süratli olmayan çabuklukta yürümektir. Müşrikler, Müslümanların hastalıktan ve yorgunluktan dolayı zayıf kaldıklarını, bunun da Allah’ın Müslümanları sevmediğini gösterdiğini iddia ediyorlardı. Peygamberimiz (sav), bu iddia üzerine, bu şekilde yürüyerek bir gövde gösterisi yaptı. Peygamberimizin (sav) arkasından da bütün Müslümanlar aynı şekilde yürüyerek, müşriklerin söylediklerinin yanlış olduğunu isbat ettiler.

Hacer-ül Esved

Kabe’nin güney tarafında, Yemen ve Irak köşelerinin arasındaki köşede bulunan siyah bir taştır. Bu taş ile ilgili olarak iki rivayet vardır. Bunlardan birincisi önemlidir: Hz. İsmail’in (a.s.) bu taşı, Ebu Kubeys dağından getirerek bir işaret olmak üzere Kabe’ye babası İbrahim (a.s.) ile birlikte yerleştirmiş olmalarıdır. İkinci rivayet ise, bu taşın Cennet’ten bir taş olduğu ve Hazreti Adem’den günümüze kadar geldiği yönündedir.

Peygamberimiz daha genç yaşta iken, Kabe’nin tamiratından sonra, bu taşın yerine yeniden konulması sorunu olmuştu. Bu sorun, Peygamberimiz tarafından çözümlenmiş ve Arap yarımadasında belki de yüzyıllarca s ü r e b i l e c e k olan bir kanlı savaş önlenmiştir. Mekke’nin önde gelenleri kendilerinin daha faziletli olduğunu ileri sürerek, bu şerefli işi yapmaya kendilerinin en layık kimseler olduğunu düşünürlerdi.

Bir türlü anlaşamayınca da Darunnedve’de, şöyle bir karar alınır: Ertesi sabah Harem-i Şerif’e ilk giren kimse bu taşı yerine koysun. Beklenildiğinde, Efendimiz’in (s.a.v.) mescide ilk gelen olduğu görüldü. Ve buna herkes sevindi. Çünkü, Muhammed’ül Emin idi. Herkesin güvenebileceği biri idi…

Yetim olmasına rağmen herkes onu çok asil bilirdi. O büyük insan, herkesin de bir payı olmasını istedi. Taşın bir yaygı üzerine konulmasına ve herkesin o yaygıdan tutarak taşınmasına karar verdi. Sonra da kendileri taşı yerine koydular. Bu karar herkes tarafından sevinçle karşılandı.

Hacer’ül Esved’in Dinî Özelliği Nedir?

Peygamberimizin, Hacc’a onu öpüp selamlayarak başlaması, bu taşın dinî bir kudsiyyeti bulunduğundan değil, tavafın başlangıç yerinin işaret edilmesi bakımındandır. Ulema müttefiktir ki, ihram yasaklarına girmesi endişesinden dolayı, insanların birbirlerini itip kakmalarının önüne geçmek için, uzaktan da selamlanabilir. Hükmü aynıdır.

Bu halde uzaktan selamlamak daha efdaldir. Fırsatını bulabilen için, Peygamberimizin, sünnetine uymak elbette ki en güzelidir. Hz. Ömer’in (ra) şu sözü pek meşhurdur: “Ey taş, senin ne beni koruyacak, ne de bana zarar verecek bir şey olmadığını biliyorum. Eğer Allah’ın Resulünü, seni öperken görmeseydim, seni öpmezdim.”

İşte bu söz, Hacer’ül Esved’in dinî yönünü ve Peygamberin sünnetine katıksız sarılmanın bir örneğini göstermektedir. Kudsiyet, taşda değil, sadece ve sadece Peygamber sünnetine uymaktadır.