İslâm dininin en önemli ibadetlerinden biri olan Hac, Hicretin 9. yılında farz kılınmıştır. Resulullah Efendimiz (sav) Hacc’ın farz kılınması üzerine, ashabtan Hz. Ebu Bekir’i (r.a.) müslümanlara Hac yaptırmak üzere Mekke’ye gönderdi. Ertesi sene, yani Hicretin 10. yılında da bizzat Peygamberimiz (sav), müslümanlara önderlik ederek Hac yaptırdı. Peygamberimizin yaptığı bu Hac onun son haccı olduğu için buna Veda Haccı da denilir. Peygamberimiz, bu Hac esnasında Arafat’da ayrıca bir hutbe verdi. Bu hutbeye de Veda Hutbesi denilir. Veda Haccı peygamberimizin aynı zamanda, Hacc’ın farz kılınmasından sonraki ilk ve son Hacc’ıdır. Hac, eski devirlerden beri süre gelen bir ibadet çeşidir. Kur’an-ı Kerim’in Hac Suresinde ve Hadis-i Şeriflerde, Hz. İbrahim’in (a.s.) insanları Hac için çağırmakla emredildiği anlatılmaktadır. Zira Peygamberimiz (sav) de peygamberlik gelmeden önce de Kabe’yi tavaf etmiştir. Hatta, Müşrikler dahi Hac yapıyorlardı. Hac ibadetinin yerine getirilebilmesi için belirli şartlar vardır. Bu şartlardan en önemlilerinden biri zaman şartıdır. Bir diğeri ise mekan şartıdır.

Kabe ve Arafat mekanları, 1 Şevval – 9 Zilhicce zamanlarında ziyaret edilmedikçe Hac ibadeti yerine getirilemez. Arafat için zaman 9 Zilhicce’dir. Bu konulara ilişkin geniş açıklamaları rehberin ileri sayfalarında bulacaksınız. Hac, alemlerin tek Rabbi olan Allah’a kulluğun zirveye ulaştığı bir ibadettir. Bütün insanların, şan, şöhret, makam ve mevki gözetmeden eşitlendiği, derecelerin ancak Allah katında bilindiği bir ibadet olan Hac, giyilen ve girilen ihram ile birlikte insana kendi acziyetini, ama, Allah’ın azametini hissettirir. Allah’ın evi diye bilinen Kabe, namazlarda yönelinen son noktadır. Yalnız, burası ‘‘Allah’ın evi’‘dir, demek Allah’a mekan izafe etmek anlamında değildir. Allah tarafından hususî olarak belirlenip, insanlara ibadet noktası olarak tesbit edilen yer, anlamındadır. Ayrıca, bu özelliğinden dolayı orada her türlü kötülük, masiyyet ve hatta bunlara götüren davranışlar yasaklanmıştır. Tavaf, Allah tarafından değerli ve bereketli kılınan işte bu yüce makamın etrafında insanın kendi acziyetini, Allah’ın da yüceliğini kabullenmesinin bir ifadesidir. Bununla birlikte, böylesine azamet ve merhamet sahibi olan Allah’a şükür ile, rahmeti ve bereketi bol olan Rabbü’l Alemin’den af dilemek için bir fırsattır.

Arafat’ta vakfe, mahşer gününü hatırlatır. Çünkü insanlar mahşer günü bu şekilde cem olunacaklardır. İki parça ve özellikle beyaz olan ihram kıyafetleri, dünyanın her tarafından gelen, makamları, emir verme yetkileri, renk, dil ve ırkları farklı olan insanların eşitlendiği ve sadece tek olan Allah’ın tazim ve tekbir edildiğinin simgesidir. O gün orada hiçbir şeye zarar gelmez. Ot ve hayvan dahil hiçbir canlıya zarar gelmez. Zarar vermeye götüren yollar da kapalıdır. İşte bu önemli ibadet, Allah’tan bir rahmet olarak belirli şartları taşıyınca, kişiye, ömründe yalnızca bir kere farzdır. Tekrarındaki sevabdan ve hikmetlerden hiçbir mü’min mahrum olmak istemez. Vakfesi olmayan Hac diyebileceğimiz umrenin de sevabı çoktur. Bu rehberde Hac anlatılacaktır. Hac, Umre’yi de kapsadığından, Umre tekrar edilmeyecektir. Bu rehberdeki fıkhı konuların önemli bir bölümü Hanefî mezhebinin görüşlerini yansıtmaktadır.